Türk Kumar, Bahis ve Şans Oyunları Mevzuatı Eren Erkin

“Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeniyle değişmiş olsa bile borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Gerçekte sözleşmeye bağlılık ilkesi hukukun güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleri ile sınırlandırılmıştır. Geçici imkansızlıkta hakim görüşe göre, borçlu temerrüde düştüğünde alacaklının aynen ifa talebi geçici imkansızlık sona erene kadar ertelenecektir. Ancak burada borçlu mücbir sebep nedeniyle kusursuz mütemerrit konumunda olduğundan, aynen ifa ile birlikte gecikmeden kaynaklı tazminat istenemeyecektir\. Bu platformda keyifli vakitler geçir, büyük ödüllerin sahibi ol. paribahis\.

Failin salt hediye istemesiyle de suçun maddi unsuru oluşur. Suçun oluşması için, eşyanın kaybı bir “özre” dayanmamalıdır[134]. Nelerin özür sayılacağı mahkemece takdir edilir[135]. Dalgınlık, unutkanlık ve kayıtsızlık hiçbir zaman makbul bir sebep oluşturamaz[136]. Zira askerlik mesleği, daima uyanık ve dikkatli olmayı gerektirir[137]. Tez konusunun belirlenmesinde ve yazım aşamasında her türlü desteği eksik etmeyen tez danışmanım sayın Prof. Dr. Bahtiyar AKYILMAZ’a, tezin tamamlanması sürecinde zamanlarından çaldığım ve bana sabır gösteren eşim ve kızlarıma teşekkür ediyorum. P) Medya hizmet sağlayıcı tarafından yapılan veya yaptırılan anket ve kamuoyu yoklamalarının, hazırlık aşamasından sonuçların ilânına kadar noter nezaretinde gerçekleştirilmesi zorunludur. O) Kişi veya kuruluşların cevap ve düzeltme hakkına saygılı olmak zorundadır. J) Haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez. G) Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz. F) Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.

Bundan başka, Askeri Ceza Kanunun “Disiplin cezalarının nasıl verileceği” başlıklı 166. Maddesinin A bendinde, “madununa (astına) hatalarını göstermek ve bunları tenkit ve muaheze etmek (azarlamak) cezadan sayılmaz” hükmü yer almaktadır. Yargı denetimine açık olan disiplin cezalarında dava açma süresi, diğer idari işlemlerde olduğu gibi yazılı bildirim tarihinden itibaren 60 gündür. Bu süre geçirildikten sonra açılan davalar süre aşımı nedeniyle reddedilecektir. 1982 Anayasası’nda ise; 1961 Anayasası’ndan farklı olarak bazı idari işlemler yargı denetimi dışında bırakılmıştır. Bunlar; Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler (md.105/2, 125/2), Yüksek Askeri Şura kararları (md.125/2), olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (md.148/1), Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarıdır (md.152/4). AYİM’nin ilk ve son dereceli yüksek mahkeme olması bakımından istisna kapsamında olduğu da ileri sürülebilecektir. Ancak AYİM’nin görev alanı dikkate alındığında bu istisna kapsamına dahil edilemeyeceği yönünde karar verilmesi ihtimalinin daha yüksek olduğu kanaatindeyiz.

Maddenin dördüncü, altıncı, yedinci, dokuzuncu ve onuncu fıkralarındayukarıda incelenen fıkralarda anayasaya aykırılığı ortaya konulan kurallarınuygulanmasına ve uygulanmaması halinde öngörülen yaptırımlara ilişkindüzenlemeler yer almaktadır. Dolayısıyla öngörülen yükümlülüğün kapsamının ne olduğu bellideğildir ve sosyal ağ sağlayıcılar açısında öngörülemez bir yükümlülük niteliğitaşımaktadır. Maddesinde güvence altınaalınan hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Dahası yasada platformlar tarafından kaldırılan içeriksahiplerinin bu karara itiraz edebileceklerine ilişkin bir düzenleme de yeralmamaktadır. Dolayısıyla bu özel şirketler aleyhine ancak hukuk davasıaçabilirler ki bu da uzun yargılama süreleri ve yüksek dava masraflarınakatlanma zorunluluğu anlamına gelmektedir ki böyle bir düzenlemenin çatışanhaklar arasında hassas bir denge gözettiği söylenemez.

  • Bu karardan anlaşıldığı üzere AYİM, disiplin cezası yargı denetimine açık ise eylemin disiplin suçu oluşturup oluşturmadığını ve yine hangi disiplin suçunu oluşturduğunu denetlemekte, hukuka aykırılık gördüğü takdirde disiplin cezasını iptal etmektedir.
  • Anayasa’nın anılanmaddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynıolanlar için söz konusudur.
  • 657 SK’da aksine bir düzenleme olmadığından, disiplin amiri soruşturma kararını verdikten sonra bizzat kendisi soruşturma yapabilir[337].

Maddesi hakkında Senato Geçici Komisyonunun mütalaasında; “Bu tasarıda disiplin mahkemelerinin görev ve yetkisine giren suçlar ile ilgili soruşturmayı yapacak olan kişiye ‘disiplin subayı’ denmiştir. Bu terim mülga 1631 sayılı Askeri Muhakeme Usulü Kanununda kullanılan ve adli amir terimine mütenazır olan adli subay karşılığıdır. Tasarıda disiplin mahkemesi ismine uygunluk sağlamak için ‘adli subay’ yerine ‘disiplin subayı’ kavramı kullanılmıştır. Bu göreve prensip olarak askeri savcı hizmetinden bir askeri savcı veya yardımcısı verilecektir. Atanması askeri savcı olarak değil, disiplin subayı olarak yapılacaktır. Zira askeri savcı yalnız askeri mahkemelerde bulunmaktadır. Disiplin mahkemelerinde kamu davasını takip edecek olanlar nezdinde disiplin mahkemesi kurulan komutan ve onun yardımcısı durumunda bulunan disiplin subayıdır” denilmektedir (Kerse, s.55). Disiplin amirlerinin bu konudaki takdir yetkilerinin denetimi ise üç ayrı şekilde yapılmaktadır.

Bu şekilde elde edilen gizli tanık beyanı; hukuka aykırı hale gelecek olup, Anayasa m.38/6, Ceza Muhakemesi Kanunu m.206/2-a ve m.217/2 gereğince hukuka aykırı elde edilen bu delilin dosyadan çıkarılması ve yargılamada esas alınmaması gerektiği tartışmasızdır. Ceza Dairesi’nin verdiği bozma kararının ByLock yönü incelendiğinde; somut olayda sanığın ByLock kullandığı tespit edilen GSM hattına ilişkin ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının getirtilip değerlendirilerek, duruşmada CMK m.217/1 uyarınca sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulması gerektiğinden, bunun yapılmayarak verilen kararın bozulduğu görülmektedir. Esasen zorunlu müdafilik sorunu olmasa ve duruşmada mutlaka hazır bulunması gereken kişinin yokluğunda duruşma yapıldığından bahisle CMK m.289/1-e uyarınca bozma kararı verilemese idi, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının eksikliğinden dolayı bozma yerine BAM Ceza Dairesi tarafından duruşma açılması ve yapılacak değerlendirmeye göre karar verilmesi gerekirdi. Bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin konu olduğu ceza yargılamasında maksat; maddi gerçeğin ortaya çıkartılması olduğundan, hatalı kararların verilmemesi için “delil serbestisi” kuralı benimsenmiş ve ispat için herhangi bir şekil şartı aranmamıştır. Bu nedenle her türlü delil, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bunun sınırları; hukuka uygunluk, yargılama ile ilgili olma ve yargılamayı uzatmama olarak sıralanabilir (CMK m.206/2). Kanunun hiçbir yerinde, kovuşturma aşamasında ve bu aşamaya dahilinde tartışma bulunmayan olağan kanun yollarında geçen sürelerin tutukluluktan sayılmayacağına dair bir ibare yoktur. Bu nedenle; kovuşturma aşamasında tutukluluktan sayılmayan süreler, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’e ve “Kişi hürriyeti ve güvenliği” başlıklı m.19’a açıkça aykırıdır.

Leave a Comment